13.08.2015

Haydi

Kendimle ucu bir yere varmayan konuşmalarım çığ gibi devam ediyor; büyüyor, büyüyor ve yine o çığın altında kalan ben oluyorum. Altından kalktıktan sonra hiçbir şey hatırlamadığımı fark ettim. Hayat beni unutmakla lanetlememiş olsaydı ben de isterdim yüzlerce sayfayla insanlara bir şeyler anlatmayı ama işte gelgelelim unutmak zorunda bırakılmışların kaderi böyle, kendini dahi unutmak...

Bu ara yazmak ve metaforlar üzerine düşünüyorum. Edebiyat kusuyor, bir sigara daha yakıyorum. İçiyorum, başım ağrıyor, uyuyorum. Uyanıp yemek filan yapıyorum. Hayat inişli çıkışlıdır üzülme diyorum. Üzümleri. Üzülme yine iyi olacaksın. Haydi diyorum. Haydi. Bu durumdan kendini besle, yeni bir şeyler doğur kendinden. Olmuyor.

Resim çizebilsem gözümün önüne gelen bir şeyler var ama ben beceriksizim. Ben sadece anlatmayı bilirim. O zaman anlatayım. Siyah elbisesi ile oturan bir kadın. Güzel de değil. Kalbi ortada. Kalbine merdiven dayamış onu onaran yine kendisi. İşte tam olarak bu sahne var aklımda bugün. Belki biri yapmıştır kim bilir. Paralel evrende ya da düzlemde. Çok başka bir zamanda, benzer duygularla.

Haydi diyorum haydi. Çok yoruldun. Haydi uyuyalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder