4.07.2014

Hayal Kırıklığı Koleksiyoncusu / Ali Lidar

"Kirlenmeye başladığımı ilk hissettiğimde (yirmili yaşların başına tekabül ediyor bu) umutsuzca direndim. Çılgınca kitaplara saldırdım, kimsenin aklına gelmeyecek şeylerin peşine düştüm. Dünyanın bütün dillerinde basılmış Küçük Prens'leri toplamaya giriştim, süpriz yumurtalardan çıkan oyuncakların koleksiyonunu yapmaya başladım, bira kutuları, bardak altlıkları ıvır zıvır... Elime geçen her türlü çer çöpü toplayarak delirmeye ve kirlenmeye kafa tutabileceğimi zannettim. Toplayıp biriktirdikçe oyalanıyor, aklımı ve ruhumu koruyabileceğimi zannediyordum. Heyhat. Ben kendimi kurtarsam ne olacaktı ki. Benimle birlikte ülke komple deliriyordu sanki. Birbirinden gittikçe nefret eden, kafayı yemiş büyüklerin arasında sıkışıp kaldım...

Yirmi yıl önce dünyayı değiştirebileceğimi zannederdim. On yıl önce dünyanın buna değmeyeceğine, çevremi ve kendimi değiştirmemin yeterli olacağına inandım. Birkaç yıl önce iyice hedef küçültüp sadece kendimi değiştirmek için harcamaya başladım bütün enerjimi. 
Şimdi ise çoraplarımı değiştirmeye bile üşeniyorum. Bok yesin her şey değişir diyen filozof. Ne dünya, ne insanlar, ne çekilen acılar değişiyor. Sadece rüya görüyor ve umutsuzca uyanacağımız anı bekliyoruz..




Bir meyhane sandalyesi ya da onkoloji kliniği ya da rahat ev yatağı, ne fark eder? O kadar uzak ki aslında herkes herkese, yan yana olsak bile dokunamıyoruz birbirimize..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder